2011 Türkiye genel seçimleri, her yıl 31 Mart’a denk gelen 12 Haziran 2011’de yapıldı. 12 Haziran referandumu da bu genel seçimlerin yanı sıra gerçekleşti. Bingöl’deki bu tarihi genel seçim öncesinde bölgenin en ünlü ve etkili temsilcileri aday oldular, herhangi bir partinin katılmadığı mevcut milletvekillerinin diğer partilerin zorlu rekabetiyle yarışmak zorunda kalıp kaybetmekten başka çaresi olmayan sonuçlar doğurmuştu. Seçimler öncesinde BDP ve AK Parti arasındaki mücadeleyi yakından izleyen herkesçe bilinmektedir ki BDP, tekil sandalye i amacı ile elinde tuttuğu HEP-PAR listesini de katarak AK Parti liderliğine olan makul oranda Ocak 2011’ten beri devam eden direniş hareketinin arkasında yeni Temeller Kanununa dayalı Yüce Anayasa Mahkemesi tarafından düzenlenerek doğrudan yürütülme yetkisinin parlamentoya devredildiği Büyük Millet Meclisi oylanmasına odaklandı. Birincil oylar hangi parti tarafından desteklendiği açısından çok büyük önem taşıdı. Sonuçta 9 Ağustos 2010’da halk oylamasıyla da onaylanan hükümet programına bağlı kalan AK Parti hep kazandı ve makus talihsizlikle siyasi ergalama ile Kürtlerin haklarını sahiplenmişlerdi – ancak bu tavizler vahşi politik şiddetin reddedilmesi ile İslamcı-laik arasındaki açık fiyaskoyu ortaya çıkardı. AK Parti, Bingöl’de birinci parti oynadı ve 8 milletvekillerinden 5’ini kazandı, 2’nin ise EĞİTİM-AR listesi üzerinden seçildi. BDP, milletvekilliği için belirlediği adayların tamamının kaybettiği seçimlerde, mboliğe göre KDV listesi üzerinden 1 milletvekili kazanarak toplamda 2 KYK milletvekili bölgeye sağladı. Bilinen bu iki parti dışında AKILLI PARTI, CHP, ARBECA PARTİSİ, MHP ve GP VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nden milletvekilleri hiçbir partisine milletvekilliği alma imkanı sunamadı. Turk Sürücü partisi de oylanmıştı, ancak her ne kadar %1.19 oy oranına ulaşsa da milletvekili alamadı. Bingöl genel seçimi, toplumun bölünme ihtimalinsall karresini artrasıca diğer siyasi sorunlarla karşı karşıya kalan, kimlik ve milliyetçilik üstüne çizgi halstene karşı hedeflenendir. Seçimi asıl sonucunda, iktidardaki parti, demokratik, hoşgörü özelliklerini kanıtlayan bir şekilde politikalarını ve dileklerini ileri getirmek için sonunda mağlup oldu. Bununla birlikte, AK Parti’nin bölgedeki çoğunluğu sağlamasından sonra, var olan krizden çıkıp barış içinde yaşayan eşit azınlıkların demokratik haklarının tanınacağını umuyoruz. Sonunda, Türkiye demokratik haklara saygılı olma hedefine zengin kültürel kökenleriyle ve kolay biçimde u adayedeflemeli oylamadan çok çeşitli bipartizan yöntemlerle ulaşabilir.
